Kayseri’de maalesef, kültür ve sanat faaliyetleri yeterince yapılamıyor.
”Maalesef” diyorum, halkın ilgisi de çok az olunca, bir türlü ileri adım atamıyor, sosyal hayatı bir türlü geliştiremiyoruz.
Her ne kadar bazı sivil toplum kuruluşları ve belediyeler bu alanda çaba harcasa da, yeterli gelişme sağlanamıyor. Onlarda, siyasi görüş ve düşüncelearine yakın sanatçıları davet ediyor, toplumu kucaklamaktan uzaklaşıyorlar.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün Kayseri’de kurduğu, “Kayseri Devlet Tiyatrosu”, umarım, bu alanda Kayseri’ye renk katacaktır.
1970’li yıllarda, Kayserili Devlet Tiyatrosu Sanatçısı, Ahmet Evintan’ın yönetiminde kurulan, “Kayseri Şehir Tiyatrosu” ve sanat adına verdiği zorlu mücadeleyi unutamam.
Ahmet Evintan döneminde Kayseri’de görev yapan, başta Osman Gidişoğlu gibi Türk Tiyatrosu’na damga vurmuş isimleri anmadan geçemem.
O yıllarda bile, tiyatro Kayseri’ye büyük canlılık getirmiş, tiyatroya olan sevgiyi büyük bir heyecan içinde yaşatmışlardı. Sanatçılar, halkın arasına karışmış, onlarla dost, komşu olmuş, adeta kucaklaşmışlar ve Kayseri Şehir tiyatrosu Kayseri’nin bir parçası haline gelmişti.
Bugünde, Kayseri’de bir “Devlet Tiyatrosu” var.
Yarın, perdelerini açarak sanatseverlerle buluşacak. Ve, önemli bir oyun sahneye konacak. William Shakespeare’ın yazdığı, Can Yücel’İn çevirdiği, Kıymet Betül Gökçer’in yönettiği 2 perdelik “Bahar Noktası” oyunu ile sahne alacak.
Öncelikli, bu oyunu izlemenizi tavsiye ederim.
Bu tiyatroya ve sanatçılara kucak açmalı, yaşatmalı ve tiyatro sevgisini Kayseri’de herkesin kalbine yerleştirmeliyiz.
…………………
Sanat adına bir başka güzellik. .
Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Türk Sanat Müziği Topluluğu Konserleri.
Zevkle izliyor, bayılıyorum bu sanat adamlarına.
Başta, ERÜ GSF Dekanı Prof. Oya Leventoğlu, bir önceki dönem dekanı Prof. Aygül Aykut, ERÜ Güzel Sanatlar Bölümü Başkanı Öğretim Görevlisi Nihal Şengün ve orkestra arkadaşları. Hepsi kol kola yan yana yürüyor. Sanatın tüm güzelliklerini birlikte yaşatıyorlar. Nerede bir konser, nerede sanat adına bir eylem varsa, onlar orada..
Büyük keyif verip, dinleyenleri kendilerine hayran bırakıyorlar.
ERÜ GSF Klasik Türk Müziği Topluluğu, AGÜ tarafından düzenlenen, “Cumhuriyetimizin 100. Yılı” nedeniyle düzenlenen etkinliklerin konuğu oldu. Tarihi, muhteşem etkileyici bir binada, Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi’nde seçkin bir davetli topluluğu önünde önce, Sümer Bez Fabrikası ve Abdullah Gül Üniversitesi’ni tanıtan bir belgesel, ardından doyumsuz bir konser izledik.
Ben, Solist Nihal Şengün’e, “Kayseri’nin Melihat Gülses’i diyorum. Türk Sanat Müziğini bu kadar içten, bu kadar duygusal ve bu kadar güzel yorumlayan bir başka solist dinlemedim. Melihat Gülses’i de dinledim, Alatttin Yavaşça’yı da ama Nihal Hoca kadar içten okuyan ve şarkıların içinde kaybolan bir başka solist dinlemedim. ERÜ GSF ekibi olunca, Solist Nihal Şengün’ün arkasındaki sanatçıları da unutamam. Ud’ta Hakan Elbaşı’yı, Kanun’da Yusuf Kapan’ı, Tanbur’da Şütkrü Soyata’yı, Ney’de Erkan Sezer’i, Keman’da Faruk Yıldırım ve Viyolonsel’de Levent Değirmencioğlu’nu nasıl unuturum.,
Müziğe ruh veren, insanı ayaklandıran onlardır. Solistle birlikte olunca, yeni bir yaşama “Merhaba” der, uçsuz bucaksız yolculuklara çıkarsınız.
AGÜ’de ki konserde, işte böylesine muhteşem bir konserdi. Konser, Cahit Sıtkı Tarancı’nın sözlerini yazdığı, Alaattin Yavaşça’nın bestesi Segah Şarkı ile başladı.
“Bu tatsız akşam saatinde, görünmez kanatlarımızla cama vurmayın hatıralar..”
İkinci şarkı, yine Segah Makamı’nda, güfte ve beste Neveser Kökdeş’e ait, “Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına” adlı şarkı oldu.
Erkan Sezer’in nefesinden gelen “Ney Taksimi”nin ardından bu kez güzel bir şarkı geldi. Emrah Erzurumlu’nun güftesini yaptığı Fehmi Tokay’ın bestesi Hüseyni Şarkı, “Tutam yar elinden tutam, çıkam dağlara dağlara” şarkısı dinleyicileri bir anda yıllar öncesine anılara doğru yola çıkardı.
Levent Değirmencioğılu’nun “Viyolonsel Taksimi”nin ardından, esintiler devam etti.
Beste ve güftesi Yurdal Tokcan’a ait Hicaz Şarkı, “Gül Zamanı”nın ardından, beste ve güftesi Metin Eryürek’e ait hicaz şarkı, “Kayboldum kaybolan yıllar içinde” adlı şarkı muhteşemdi.
Son şarkı, Ömer Bedrettin Uşaklı’nın kaleme aldığı, Kaptanzade Ali Rıza Bey’in bestesi Hicaz Fantezi şarkı, “Dağ Perisi” oldu.
Konser sona erdi. Herkes ayakta.
Ve, bir alkış tufanı.
Sanatçıyı ayakta tutanda zaten alkış değil mi?